Statü Endişesi ve Nedensel Katmanlı Analiz - Bölüm 1
- Nida Ayça Onur
- 26 Oca
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 4 Şub

Alain de Botton'ın Statü Endişesi adlı kitabı, insanların statü, başarı ve toplumsal kabul görme konusundaki kaygılarını psikolojik ve tarihsel bir bakış açısıyla ele alıyor. Kitabın ikinci bölümünde ise bu kaygılara çözümler sunuyor. Kitap, hem bireysel perspektifimi genişletmeye, hem de iş hayatı, toplum ve gelecekle ilgili birçok kavram hakkında yeni bağlantılar kurmama vesile oldu.
Algoritmaların insanları düşünmeye ve tartışmaya değil, hızlı tüketilebilir bilgiye yönlendirdiği bir dönemden geçiyoruz. Dönemi, manşetleri, egemen düşünceyi keskin bir zihinle sorgulayabilmeyi bu dönemin en kritik yetkinliği olarak görüyorum.
Kitabın verdiği ilhamla, ilk bölümde; statü endişesinin psikolojik kökenlerini J. Lacan ve E. Berne ile destekleyecek, farklı dönemlerin ruhunu konuşacağız. İkinci bölümde ise, umutsuzluğa kapılmadan tercih edilebilir gelecekleri ve değerlerimizi inşa edebilmek için Spinoza'nın bir eseri analiz etme yolundan ve gelecek çalışmalarında da kullanılan bir düşünce aracından bahsedeceğim: Nedensel Katmanlı Analiz.
Bölüm 1: Statü Endişesini Anlamak
Statü Endişesine Psikolojik Temeller
Alain de Botton, kendimize bakışımızın büyük ölçüde başkalarının düşünceleriyle şekillendiğini vurgular. Statü arzusu ise temel bir psikolojik gerçeğe dayanır: görülmek, takdir edilmek ve sevilmek için bir yol arayışı; sevgiyi kazanma ve yitirmeme çabası.
Lacan ve Öteki'nin Arzusu

Bu görüşü Lacan'da "Öteki"nin Arzusunu Arzulamak kavramında görürüz. Lacan’a göre, kişi kendi benliğini Öteki’yle ilişki kurarak inşa eder ve birey kendi arzularını yalnızca Öteki’nin arzusu bağlamında tanımlayabilir. Örneğin, bir çocuk için anne babasının ne istediği, neyi arzuladığı çok önemlidir. Ancak birey, Öteki’nin arzusunu asla tam olarak bilemez ve bu arzunun tam merkezinde yer almak imkânsızdır. Bu sebeple ilişki sürekli bir tamamlanmamışlık ve eksiklik içerir. Kişi, kendisini anlamak ve arzusunu ifade etmek için sürekli sürekli Öteki’yle bir ilişki kurar. Ancak, bu çaba her zaman bir eksik bırakır.
Lacan’ın “Arzu, Öteki'nin Arzusudur" ifadesinin bir boyutu, statü endişesinin özünde yatan dinamiği açıklar: birey, kendini var etmek ve sevilmek için başkalarının ilgisini arzular ve kendini başkalarının beklentilerine göre tanımlar, ancak bu arayış hiçbir zaman tam bir doyuma ulaşamaz.
Berne'den Yaşam Kurgusu ve Temas İletisi
Eric Berne, Transaksiyonel Analiz’in kurucusu olarak, insanların yaşamlarındaki davranış kalıplarını ve ilişkilerini anlamaya yönelik etkili teoriler geliştirmiştir. “Yaşam kurgusu” ve “temas iletisi” kavramları da bu teorinin önemli parçalarıdır.

Berne’e göre, yaşam kurgusu, bir bireyin çocuklukta şekillenen ve genellikle farkında olmadan yaşam boyunca takip ettiği bir “hayat planıdır.” Bu plan, erken dönemde ebeveynlerin, çevrenin ve bireyin kendi algılarının etkisiyle oluşur.
Temas iletisi ise, bir insanın diğerine yönelik her türlü olumlu ya da olumsuz tanınma veya değer ifadesidir. İnsanların sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi ve kendilerini iyi hissetmeleri için temas iletilerine ihtiyacı vardır.
Öyle ki "Herhangi bir temas iletisi almak, hiç almamaktan daha iyidir". Temas iletisi can acıtsa bile. Hiç ilgi görmemek yerine yaramazlık yapıp anneden dayak yemek yeğlenir çünkü bu çocuk varolduğuna dair kanıt olarak görmektedir.
Statü endişesi, çocuklukta ailenin ve toplumun yaklaşımıyla şekillenen bir çaba olarak, bireyin kendini değerli ve kabul görmüş hissetmek için sürekli dışarıdan alınan temas iletilerine (olumlu ya da olumsuz) dayanır; çünkü erken dönemdeki bu iletiler, kişinin varlık ve değer algısını oluşturur ve toplumda kabul görme ihtiyacını körükler.
Dönemin Ruhu
Alain de Botton, kitabında dönemlere ve o döneme ait statü kavramlarının nasıl değiştiğini örneklerle açıklar. Tüm bu örneklerde dönemin ve coğrafyanın ruhunu görmek mümkündür.
Örneğin, MÖ 400 yılında Yunan yarımadasında, Spartalı savaşçılar, iyi dövüşen ve asabi erkekler olarak büyük saygı gören figürlerdi. Spartalılar, parayla ilgilenmez, sayı saymayı bilmez ve pazarda görünmezlerdi, çünkü bu ticaretle ilgilenmeyi, yani "ticari bir ruha" sahip olmayı hoş karşılanmazlardı. Zenginlik, onlar için zayıflık ve erdemsizlik anlamına gelirdi.
MS 476 ile 1096 yılları arasında Batı Avrupa'da Roma İmparatorluğu'nun çöküşünün ardından, en çok saygı gören figürler, İsa'yı kendilerine model alarak onun öğretilerine adanan azizlerdi.
1750-1790 yıllarında ise İngiltere'de saygı gören statü, savaşçılıkla değil, centilmenlikle ilişkilendiriliyordu. Hali vakti yerinde, topraklarını yönetmek dışında fazla bir şeyle ilgilenmeyen, kendilerini tüccarlarla eşitlemeyen ve iyi dans edebilen kişiler saygı görüyordu.
Amazonlar, Uzakdoğu ve Kuzey Avrupa toplumları gibi farklı bölgelerde de, her dönemde egemen bir anlayış ve öne çıkan statü algıları görmek mümkündür.
Bu dönemin ruhunda, modern statü idealinde ise endüstriyel üretimin ve politik değişimlerin getirdiği ekonomik iyilik hali ile statü arasındaki ilişki belirginleşir. Varlıklı olmak, sadece maddi güç anlamına gelmez; aynı zamanda başarı ve toplumda yüksek bir yer edinme anlamına gelir. Bir işletmesi olan, girişimci ruhlu, sanayici ve kâr sağlayan kişiler, dönemin ideal figürleri olarak kabul edilir.
Öte yandan, burjuvaziye ve zenginliğe şiddetle karşı çıkan bohemler de önemli düşünce önderleri ve sanatçılardır. Onlar, “dünyaya karşı algıları açık tutmak ve duyguların en büyük şölenine katılmak” gerektiğine inanır. Yoksulluk içinde yaşamayı ve nefret ettikleri işlerde çalışmayı reddederler. Para ve mülk sahibi olmayı ruhu mahvetmek olarak görürler. Henry Thoreau, Charles Bukowski ve Gustave Flaubert gibi isimler, bu görüşleri savunan ve toplumda alternatif bir yaşam anlayışını temsil eden önemli figürlerdir.

Kore doğumlu günümüz filozofu Byung-Chul Han, Şeffaflık Toplumu, Yorgunluk Toplumu, Palyatif Toplum ve Günümüzde Acı eserlerinde, performans toplumu ve performans öznesi gibi kavramlarla, günümüz dünyasında bireylerin statü endişesiyle kendilerini nasıl sürekli daha fazla üretme zorunluluğu içinde bulunduklarını, sosyal medya ile dijital panoptikon içerisinde sürekli açık ve görünür olmaya nasıl zorlandıklarını ele alır. Dönemin egemen görüşünün, bireysel olarak bizzat kendimizde vücut bulduğunu vurgular.
Bu örneklerle Marx'ın "Her çağın egemen düşünceleri, egemen sınıfın düşünceleridir." ifadesinin anlamı güçleniyor. Egemen sınıf, genellikle sadece görüneni değil, kendi çıkarlarına hizmet eden düşünceleri ifade eder. Manşetlerde görülen ve doğalmış gibi algılanan her bilgi ve eğilim aslında bir tasarımdır. Kendinizi ne kadar bu tasarıma ait hissediyorsunuz ve kendi statü algınızı neye göre kuruyorsunuz?
Bunları tartışmak, değişimin başlangıcıdır.
Bireysel ve Toplumsal Dönüşüm
Alain de Botton kitabında statü endişesine dair nedenleri sıraladıktan sonra çözümlere geçer. Felsefe, sanat, politika ile, bazen dünyanın geçiciliğini düşünerek bazen de radikal eylem ve düşüncelerle bu endişenin ağırlığını dönüştürmeyi önerir.
Kitap onlarca farklı alanda bağlantılar kurmanızı sağlayabilir ama ben bugün özellikle egemen düşüncenin ve görünen gerçekliklerin sorgulanması, tek bir doğru yerine çeşitliliğin var olduğunu ve kendimize uygun bir bağlam bulabileceğimizi fark ettirmesi açılarını konuşmak istedim.
Bunları okurken bir yöntem ve tasarım önermesi sebebiyle, spekülatif tasarım ve gelecek çalışmalarında kullanılan bir araç aklımda dönüp durdu: Nedensel Katmanlı Analiz
Bu yöntemi paylaşmak istiyorum çünkü bugünü daha derin bir anlayışla kavramak ve geleceğe dair daha sağlam temeller üzerinde bireysel ve toplumsal dönüşüm yaratmak için son derece anlamlı olduğunu düşünüyorum. İkinci bölümde Gelecek Tasarımına Dair Bir Araç olarak Nedensel Katmanlı Analizi inceleyeceğiz.
Ek Kaynaklar:
Günümüzde TA - Ian Stewart & Vann Joines (Transaksiyonel Analize dair bahsedilen notlar için)
Lacan'da Aşk - Bruce Fink (Lacan'da Öteki ve Öteki'nin Arzusu üzerine referanslar için)
Şeffaflık Toplumu - Byung Chul Han (Dijital Panoptikon kavramına dair daha fazla anlatı için)
Yorgunluk Toplumu, Palyatif Toplum ve Günümüzde Acı - Byung Chul Han (Performans Öznesi ve Performans Toplumu yorumları için)
.png)




Yorumlar